PORTEKİZ 2004, aslında Kore 2002 finalinin taktik rövanşına sahne olacak... 2002 Dünya Kupası'nda Brezilya-Almanya karşılaşmış, Samba kazanmıştı. Bu kez, Portekiz'in Brezilyalı hocası Scolari ile Yunanistan'ın Alman hocası Otto Rehhagel kapışacak. Portekiz kazanırsa, Scolari Dünya ve Avrupa'nın tek hakimi olacak.
***
Şölende aç kaldık
Futbolun Dünya Kupası'yla birlikte en büyük bayramı olan Avrupa Şampiyonası oyun olarak kimseyi mutlu etmedi. Teknik adamların gol yeme korkusu, savunma futbolunu öne çıkardı.
Portekiz'de 30 maç geride kaldı ve finalistler belli oldu. Burada günün konusu, "30 maç boşuna mı oynandı?" Gayet basit, Euro 2004 Portekiz-Yunanistan maçıyla başladı, aynı maçla sona erecek. Peki arada kalan maçlar? Onlar arasında futbol kalitesi ve seyir zevki olarak unutulmayacak maçlar bir elin parmakları kadar az. İngiltere-Fransa, Çek Cumhuriyeti- Hollanda, Danimarka-İsveç ve Portekiz- İngiltere nadir örnekler.
90'LARIN EN VASATI Sözün özü Euro 2004 şampiyonayı izleyen futbol otoritelerine göre 90'lı yılların en vasat turnuvası. Şimdi bunun nedenlerini ortaya koyalım. Belirgin olarak göze çarpan ilk konu takımların savunma futbolunu öne çıkarması. Nitekim Yunanistan savunma futbolunu taçlandırarak şampiyonanın başında en az şans verilen takım olurken finale çıktı. Takımlar öncelikle gol yememeyi hedeflerken, ofansif anlamda tutucu görüntü çizdi. Finalde oynayacak Portekiz ve Yunanistan başta olmak üzere Nistelrooy, Kluivert, Hooijdonk ve Makaay gibi 4 etkili santrforu bulunan Hollanda bile tek forvet oynadı.
SAVUNMA ÖNE ÇIKTI Savunma için alınan önlemler sonucu kanatlar tıkandı ve işlevlerini yitirdi. Özellikle çeyrek finallerde alınan önlemler sonucu zengin kanat hücumu izleme şansını bulamadık. Hücum oyuncuları bir mengeneye sıkışmış gibi oynadılar ve oradan kurtulmayı başaramadılar. Bu açıdan Çek Cumhuriyeti-Yunanistan maçı en ilgi çekici maçtı. Çekler Poborsky ile sağ kanatlarını iyi kullanıyor, Nedved ve Rosicki'yle ortadan, yine Nedved ve Jankulovski'yle soldan etkili hücum yapıyorlardı. Üstelik Rehhagel adam adama savunma yaparak, kozları rakibinin eline vermişti. Ancak şans meleklerini yanından ayırmadı. 90 dakika içinde direkten dönenlerde dahil 6 net pozisyondan yararlanamayan Çekler, "atamayan yer" kuralına boyun eğdi. Üstelik golü öyle bir dakikada yediler ki ağlayacak zaman bile kalmadı.
SANTİNİ SFENKS GİBİ Portekiz'e damgasını vuran bir konu da teknik direktörün aşırı korkak futbol oynatmaları ve oyuna müdahale etmekte gecikmeleri. Nitekim Santini'nin bir sfenks gibi maç izlemesinden Fransa gibi bir dev yıkıldı. Elinde yeterli malzeme olmadığı için mazeret arayan Völler'i ayrı bir kategoride değerlendimek gerekir. Kuşkusuz şampiyonaya damasını vuranlar olarak Danimarka teknik direktörü Morten Olsen ile İsveç'in hocaları Söderberg-Lagerback'ın ismini yazmak doğru olur. Scolari şampiyonaya kadro yapısı ve oyuna müdahale açısından kötü başladı ama Porto ağırlıklı ve genç oyunculara yönelince, Potekiz'i finale taşıdı. İngiltere maçında Figo'yu oyundan alması kumardı ama oyuna soktuğu Postiga gol atınca büyük ikramiyeyi kazandı. Ayrıca Beckham'a teşekkür mektubu yollamalı.
YILDIZLAR YORGUN MU? Bu turnuvada yıldızlar öne çıkmadı. Şimdi bu durumun sebebi araştırılıyor. Beckenbauer'e göre; önemli kulüplerde oynayanlar 80 maça varan bir performans ortaya koyuyor, kamplar, antrenmanlar ve yol, belli yaş sınırındaki oyuncuların posası çıktıktan sonra milli takıma gelmelerine neden oluyor.
